5 Temmuz 2010 Pazartesi

Savaş&Ülke Yönetme Simülasyonu - Total War Serisi



Bilgisayar oyunlarını severim. Düşünsenize oyunlar, size gerçekte yapamayacağınız şeyleri gerçekleştirme fırsatı veriyor. Çok fazla kendinizi kaptırmadığınız sürece kesinlike oyun oynamanızı tavsiye ediyorum. Oyun oynamayı sevmeyen birisi için bile hayatın o içi boşluğunu sıkıcılığını bir nebze de olsa unutturmayı başarıyor oyunlar.

Bu yazımda Total War serisi hakkında daha çok genel bilgiler verip belki de bu seriyi hiç duymamış kişiler için fikir edindirmeye çalışacağım.

Daha sonraki yazılarımda da bu seriden en çok oynadığım 2 oyun hakkında Rome:Total War ve Medieval 2: Total War detaylı inceleme yazmayı düşünüyorum.

Belki de ilerleyen zamanda, oynadığım "campaign"leri sizlerle paylaşıp oyunda yaşadığım heyecanı bir nebze de olsa hissetirebilirim.

Hazırsanız başlıyorum.


Total War serisi ilk olarak 2000 yılında The Creative Assembly firmasının ürettiği "Shogun: Total War" ile başlar. O zamana kadar Electronic Arts'ın distrubitörlüğü altında sadece spor oyunları geliştiren bu İngiliz oyun şirketi, Shogun Total War'la belki de oyun tarihini yeniden yazacak bir başlangıca imza atar.


Sengoku döneminde geçen bu oyun o zamanlarda pek görülmemiş bazı yenilikler içeriyordu. Harita ekranında tur tabanlı olarak klanını en iyi şekilde yönetmeye çalışıp ordu kurmakla uğraşırken, savaş ekranına geçtiğinde oyun birden gerçek zamanlı hale geliyordu.

Bu oyunun elde ettiği başarıdan ilham alan CA, 2 yıl sonra bu sefer Orta Çağ'da geçen bir çok Total War hayranını derinden sarsmış efsane oyunu, Medieval: Total War'ı çıkartmıştı. Oyunun oynanışında ve motorunda çok fazla bir değişiklik yoktu ama oyunun geçtiği dönem, mekan (batıda Avrupa'dan doğuda Volga Nehrine kadar kuzeyde Kuzey Afrika) ve pek tabi Türklerin oyunda olması (Türklerde bir sürü özel birimin olması bizleri elbette sevindirmişti.

Benim de Total War serisiyle tanışmamı sağlamış oyundur. Bu oyunu oynadıktan sonra diğer oyunları nasıl da beklemiştim çok iyi hatırlıyorum.




Aradan tekrar 2 yıl geçtikten sonra Creative Assembly, oyun dünyasında devrim yapacak bir oyunu bizle tanıttı. Oyunun ismi Rome: Total War'dı, 2004'te satışa sunulan bu oyun, bize tarihe sadık bir kamping ekranı, müthiş gerçekçi 3 boyutlu savaş ekranı gibi ve aklıma gelmeyen bir çok yenilik sunuyordu. O günün atmosferini öyle iyi yansıtıyordu ki, resmen canlı tarih dersi gibiydi RTW, bir de o sırada olmuş bazı tarihi olayları (Arşimed'in suyun kaldırma kuvvetini bulması gibi) gerçekleştiği zaman haber olarak bildirmesi bile ayrıntı bile olsa tarihe sadıklık açısından çok hoş denebilir.              

Önceki oyunlardan farklı olarak hem harita ekranında hem de savaş ekranında birimler konuşup, tepkiler verebiliyordu. Savaşlardan önce komutanın verdiği moral ve gaz konuşması bu oyundaki en güzel yeniliklerdendi. Savaşlarda daha yaratıcı taktikler uygulayabiliyordunuz, Rome Total War her açıdan çok başarılıydı.
Sadece Romalı olmak zorunda değildiniz, bir Yunan(the Greek Cities,Selecuid Empire) veya bir Barbar (Gaul,Germanic Tribes,Britannia vs.) veya meşhur şu zamanında Roma'nın canını okumuş Hannibal'in Kartacası'nı da seçip Tarihi yeniden yazabilme şansına sahip olabiliyordunuz (malum tarihte Roma o dönemki hemen hemen tüm devletleri egemenliği altına aldı)

2 tane ek paket geldi bu oyuna Barbarian Invasion ve Alexander. BI, kavimler göçünü anlatan (malum bu durumda Hunlar da oyuna dahil oluyor) Roma İmparatorluğunun bu sefer zayıfladığı dönemde geçerken, Alexander ünlü Büyük İskender'in fetihlerini konu alan bir oyun.

Geldik benim en sevdiğim oyuna, 2005'te Sega, Creative Assembly'i satın aldıktan sonra CA büyük bombasını patlatır. Rome Total War grafikleriyle bir Medieval Total War. Evet 2006 yılında Medieval 2: Total War'ı çıkartır CA, grafikler genel hatlarıyla RTW'inkine benzese de R2TW içerdiği farklılıklarla hala daha TW'ın en çok oynanan oyunu olacak kadar sevilmiştir.

Bu oyunun bence bırakın savaş ekranının sinematikliği, savaşı yaşatacak kadar gerçekçiliği, Türklerin sahip olduğu özel birimleri filan, harita ekranındaki o ülkeyi yönetmedeki gerçekçilik bu oyunu özel yapan şeylerden biridir. Spy yaparsın, Suikastçi yaparsın yetiştirirsin düşmana salarsın gider o düşmanı öldürmeye çalışır (bunu de M2TW'de ShogunTW'dan sonra ilk defa videolu bir biçimde gösterilir oyuncuya) öldürmesi derin devletinin gücünü gösterir sevinirsin, başarısız olursa kendi insanından birinin ölümüne üzülürsün, onun intikamını almak için ordu yollayacak kadar gözün kararır.

İşte M2TW böyle bir oyundur. Katolik bir ülkeysen Papayla uğraşıp durursun, Haçlı Seferlerine katıl derler gidersin hiç iz yol bilmediğin Orta Doğu'ya Müslümanlarla amansız savaşlar yaparsın.

Müslümansan bu sefer cihat gibi bir güce sahipsindir. Bunu ilan edip bu sefer Katolik, Ortodoks ne bulduysan kesip bir nevi canlarını okursun.

Sahip olduğun veya düşmanın askerlerinin bilgilerini okumak o birimler hakkında bilgi edinmek tarih bilginizi arttıracak kadar detaylıdır.


Daha sonra bu oyuna Kingdoms adında bir de ek paket çıkartıldı. Bu sefer 4 farklı senaryo(Amerikanın keşfi,Britanya Adası,Haçlı Seferleri ve Tötonlar Senaryosu)'dan birini oynayıp bu kampinglerden herhangi birini bitirmeye çalışıyordunuz. 4 farklı oyun mantığıyla çalışan bu ek paket oynayıcılara ekstradan Total War keyfi sunuyordu.

Medieval 2'den sonra, önce 18. yy'da geçen Empire Total War daha sonra da Napolyon döneminde geçen Napoleon: Total War çıktı. İki oyunu da oynamadığım için pek bir yorum getiremiyorum ama diğer oyunlara göre en büyük yeniliği gemi savaşlarını bu oyunlarda kendiniz kontrol edebildiğinizmiş.

Şimdi ise CA, geç de olsa başa dönmüş, Shogun Total War 2'yi geliştirme kararı almış. Nasıl bir oyun olacağını merakla bekliyoruz

Son olarak Total War'ı başarılı klan önemli bir etkenden bahsetmek istiyorum. Müzikleri, Jeff van Dyck, o bizi kah gaza getiren, kah heyecanlandıran kah ruhumuzu etkileyen o harika müzikleri yapan insan. Bir kısmını da Eşi Angela van Dyck'in o "Para sesi, Su Sesi, Kadın Sesi"ndeki kadın sesi kadar berrak ve güzel sesiyle söylemiştir. (Oyunların credits bölümünde Angela'nın söylediği şarkılar yer almaktadır.)

Bu müzikler o kadar iyiymiş ki, Acun Ilıcalı'nın Survivor'unda bile (hem eskisinde hem de şu yeni yayınlananda) sürekli kullanıldığına şahit oluyorum. Acaba kendisi Jeff van Dyck'e herhangi bir telif ödedi mi merak etmiyor değilim.

Jeff van Dyck'in oyun müzikleri arasında en ilginçlerinden birini paylaşarak yazımı tamamlayayım. Şarkının adı "Dry Well" Medieval 2: Total War Kingdoms : Crusades Campaign'in menü ekranında çalmakta fakat dikkatli dinlenirse Türkçe sözlere sahip olduğu ve bir Türküden alıntılandığı (ben Hüma Kuşuna benzettim türküyü) anlaşılır.

Buyrun buradan dinlemek için.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder