24 Temmuz 2010 Cumartesi

Datça üzerine

Gezi yazılarıma en kötüsünden başlıyorum, Datça ile...

Efendim öncelikle Datça hakkında bir iki bilgi vermem lazım gelir ki ben de öyle yapacağım. Datça Türkiye'nin en güney-batı ucunda yer alan bir yerleşim yeridir.Hem Ege ile hem de Akdeniz ile kıyısı olan bu yerde güzel manzara bulmanız olasıdır.
Ufak bir yerleşim yeri olan Datça hakkında uzun uzadıya konuşmaya gerek duymuyorum, nitekim çok sevdiğim bir insan orada yaşamasaydı gittiğime de çoktan pişman olmuştum.

Öncelikle Datça'ya arabayla girerken gözünüze rüzgar gülleri batıyor, tepelere belirli aralıklarla yerleştirilmiş 15 adet elektrik enerjisi üreten alet var. Söylenene göre 5 yıl içinde orada yaşayan insanlardan elektrik parası alınmayacakmış, ne kadar doğru göreceğiz.

Yolda biraz ilerledikten sonra Eski Datça adlı kırmızı bir tabela sağı gösteriyor, buradan eski evlere ve sokaklara ve hatta sadece ölüm yıldönümünde açık olan şair Can Yücel'in evine ulaşabilirsiniz. Eski Datça'da pek bir espiri yok açıkçası-Datça'nın geri kalan bölümlerinde de olduğu gibi- daracık sokaklar, bembeyaz evler... Fazla oyalanmadan devam etmenizi öneririm. 10 km kadar sonra "yeni" Datça'ya ulaşacaksınız, oldukça yokuş ve insansız yollardan geçtikten sonra etrafınızda dükkanlar ve restaurantlar göreceksiniz. Tavsiyem biraz daha aşağıya inmeniz ve geceleyin kumsalda rakı-balık yapmanızdır. Kıyının karşı kısmına yürürseniz ufak bir antik tiyatro var, minicik ama etkinlikleri olan bir yer. Ufak bir uyarı, çok eser sahil kısmı ve enteresandır ki kara meltemi var her daim...

Gezilecek son bir yer kalıyor bu söylediklerimden sonra, Knidos... Aklınız varsa gitmeyin derim, nedenlerine gelince... Ben bu kadar tehlikeli ve sapa bir yer görmedim. Arabayla gitmek isterseniz yaklaşık 50 dk sürekli viraj olan bir yolu göze almanız gerekir, tur tekneleri de var ama söylenene göre onlar da çok sallanıyormuş ve ters akıntı nedeniyle her gün oraya gidilemiyormuş. Diyelim ki gittiniz illa da göreceğim diyerek, mutlaka 2-3 kişi tırmanın o kayalara, nitekim hiçbir güvenlik önlemi yok, ayağınız kayıp birden 30 metre düşebilirsiniz demedi demeyin. Bir tek manzarasını sevdiğim bu sevimsiz yer hakkında kısa da bir not: saat 19.00'da kapanıyor ve ışıklandırma yok, bu da demek oluyor ki gündüz sıcağında en az 1 saat yürüyüş ve tırmanış ile gezmek... Sizi bilmem ama beni oldukça yoran bu seyahati para verseniz dahi bir daha yapmam.

Sonuç olarak Can Yücel'e özel bir merakınız yoksa gitmeyin bu sevimsiz yere. Ters esen rüzgarınla, sıcaktan aptallaşmış satıcılarınla, yokuşlu ve virajlı yollarınla ve asabi turistik yer görevlilerinle; sevmedim seni Datça!

1 yorum:

  1. La bu yazıdan sonra gideceğim varsa da gitmem ne bu yerin dibine sokmuşun caanım yeri. : )

    YanıtlaSil