5 Ağustos 2010 Perşembe

Alışkanlık üzerine

Uzun zamandır bu konu üzerinde duracaktım; fakat notlarımın arasına almadığım için yazmamışım, şimdi aklıma geldi ve yazıyorum bir deneme alışkanlık üzerine.

Alışmak, bir şeye, birisine... Sadece onu düşünmek midir acaba? Yoksa onsuz yapamamak mı? Onsuz yaşayamamak mı yoksa onunla yaşayamamak mı?

Yazıma bu kadar karamsar ve soru dolu başlamak istemezdim ama kafamdakiler böyle gerektirdi. Değinmek istediğim ilk nokta alışkanlık ve bağımlılık farkı; ikisi için de belli bir süre geçmesi lazım tabi ama alışmak bırakabilmeyi de gerektirir zamanı geldiğinde. Bugün vardır, olabilir ve yarın olmayabilir. Bağlanmak ise bırakamamaktır, aranızda bir bağ oluşu ve bunun kopamamasıdır.

Alışkanlıklarımı düşündüm yazarken ilk paragrafı, bağımlılıklarımı da. Bir zamanlar bir kıza bağlanmıştım, ondan da evvel bir takıma, Beşiktaş'a. Onlarsız yapamıyor(d)um ve yakınlaşmayınca özlüyor(d)um. Sonra diğer alışkanlıklarımı fark ettim; bira, viski, kahve, kahve, kitap, kahve... Bunları bırakabilir(d)im ama yapmadım ve devam ettim, benim için bir zevk, dahası hayata anlam katan, çekilir kılan şeylerden biridir. Alışkanlık sadece zararlı olmayabilir pek ala, yararlıları da mevcuttur; kitap olsun, gazete olsun. Bir şeye alışmak üzerinde düşünmek istiyorum; düşünün bir, her gün ya da belli aralıklarla sürekli görüyorsunuz ve yapıyorsunuz. Bu ne kadar doğru? Ne kadar anlamlı ve sürdürülebilir? İnsan hayatı bunun için yeterince uzun mu?

Bana kalırsa bir insan bir şeye alışmalı, bu onu hayata bağlar; lakin o şeye bağlanmamalıdır. Arasında çok ince bir çizgi bulunan bu iki eylemin farkı uzun vadede açığa çıkacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder